Chanel’in Spor Mücevher Koleksiyonu: Kadınlığa ve Özgürlüğe Bir Övgü
- kocerbegum
- 4 Oca
- 2 dakikada okunur

Gabrielle “Coco” Chanel, birden fazla yönü içinde barındıran bir kadındı. Onun gölgesi, bir asırdan uzun süredir moda dünyasında etkisini sürdürüyor ve bu boşuna değil. Farklı biyografi yazarlarının çabalarına rağmen, mirası kolayca tanımlanamaz. Dezavantajlı bir yetimken zihin dünyasının güçlü bir aristokratına dönüşen Chanel, kadınsı giyimin şablonunu oluşturdu. Ancak tasarımları, aynı zamanda kadınları korseler ve eski dönemin katı giyim alışkanlıklarının sınırlamalarından kurtardı. “Kadınlara bedenlerini geri verdim,” demişti bir keresinde.
Bu zarif ve kadınsı şıklığın simgesi olan Chanel, aynı zamanda bir spor tutkunu olarak da tanınıyordu. Gençliğinde başarılı bir binici olan Chanel, ata binmek için erkeklere özel bir teknik olan ata bacaklarını ayırarak binme yöntemini benimseyerek dönemin sosyetesini şaşkına çevirdi. Yaklaşık 1920 yılında haute couture evi içinde bir “spor” atölyesi kurdu. O ruh, markanın koleksiyonlarında sürekli olarak hissedildi ve geçtiğimiz yaz tanıtılan Spor Mücevher Koleksiyonu ile yaşamaya devam ediyor. Chanel’in rahatlığı ve hareket özgürlüğünü önceliklendiren spor giyim felsefesi gibi, bu 80 parçalık koleksiyondaki bilezikler, küpeler ve kolyeler de vücudun hatlarına uyum sağlayacak şekilde tasarlanmış. Chanel Mücevher Yaratım Stüdyosu direktörü Patrice Leguéreau, koleksiyonun ilham kaynağının “Chanel’in spor tarzının, markanın tarihindeki vazgeçilmez bir parçası olan çizgi zarafeti ve hareket özgürlüğü” olduğunu belirtiyor.
Bu ruh, mücevherlerin inceltilmiş hacimlerinde ve sade şekillerinde açıkça görülüyor. Art Deco dönemi chevron deseni, Chanel’in getirdiği dinamizmi yansıtırken, beyaz altın ve pırlantaların yanında kullanılan mavi ve kırmızı lake dokunuşları, renkli binicilik kurdelelerini çağrıştırıyor. Tasarımlarda spor ekipmanlarından esinlenen detaylar bulunuyor; Chanel No. 5 logosu şeklindeki bir karabina tokası, “spor kordonu” zinciri ve 2.55 çantadan ilham alınan döner bir bağlantı elemanı gibi. Gold Slider Kolye gibi birçok parça dönüştürülebilir özellikte olup farklı uzunluklarda kullanılabiliyor ve Chanel’in bireyselliğe olan bağlılığını yansıtıyor.
Chanel’in en radikal hareketlerinden biri, mütevazı kostüm takılarını yüksek modanın bir parçası haline getirmekti. Ancak 1932’de, süslemeleri demokratikleştirirken, aynı zamanda Büyük Buhran sırasında elmas pazarını canlandıran ilk yüksek mücevher koleksiyonu Bijoux de Diamants’ı tanıttı. Chanel, takıları kat kat üst üste kullanmayı savundu ve bunu kendisi de sıkça uyguladı. Bu yeni koleksiyon, Chanel’in bu mirasının devamı niteliğinde. Yıllar süren bir arayış sonucu bir araya getirilen beş Kaşmir safiri gibi göz alıcı değerli taşlar, karbon fiber ve alüminyum gibi alışılmadık malzemelerle bir araya getirilmiş. Bu, ilhamını aldığı kadına layık parıltılı bir tezat çalışması.


















































Yorumlar