top of page

Boş arama ile 108 sonuç bulundu

  • Sabato De Sarno, Gucci’ye Veda Ediyor

    Sabato De Sarno, iki yılın ardından Gucci’ye veda ederken, moda evinde bıraktığı izler uzun süre konuşulacak. Sabato De Sarno, iki yıl boyunca kreatif direktörlük yaptığı Gucci’den ayrılıyor. Moda evi, haberi kısa bir açıklamayla duyurdu ve bu ay gerçekleşecek Milano Moda Haftası’ndaki Sonbahar/Kış 2025 defilesinin Gucci tasarım stüdyosu tarafından hazırlanacağını belirtti. Gucci CEO’su Stefano Cantino , konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Sabato’ya Gucci’ye olan tutkusu ve bağlılığı için derin minnettarlığımı ifade etmek istiyorum. Gucci’nin zanaatkârlığını ve mirasını böylesine adanmışlıkla onurlandırdığı için kendisine içtenlikle teşekkür ederim,” dedi. Kering’in CEO yardımcısı Francesca Bellettini  ise şunları ekledi: “Sabato’ya sadakati ve profesyonelliği için teşekkür ediyorum. Gucci’nin temel unsurlarını daha da güçlendirmek adına yapılan çalışmalardan gurur duyuyorum. Stefano ve yeni sanat yönetimi, bu temeller üzerine inşa ederek Gucci’yi yenilenmiş bir moda liderliği ve sürdürülebilir büyümeye taşımaya devam edecek.” Moda evinin yeni kreatif direktörünün kim olacağı henüz açıklanmadı. Ancak De Sarno’nun iki yıllık sürecinde Gucci’ye kattıkları, şimdiden markanın tarihindeki önemli dönemlerden biri olarak anılmaya başlandı. Sabato De Sarno’nun Gucci’deki Mirası: Rafine Bir Yeniden Doğuş Ocak 2023’te Alessandro Michele’in yerine Gucci’nin kreatif direktörü olarak atanan De Sarno, markaya yeni bir soluk getirdi. İlk koleksiyonunu Eylül 2023’te Milano Moda Haftası’nda tanıtan tasarımcı, Gucci’nin önceki maksimalist tarzından uzaklaşarak daha minimalist ve rafine bir estetik sundu. Temiz hatlara sahip takımlar, kalın örgü kazaklar ve sofistike siluetler, bu yeni dönemin belirgin imzalarından biri oldu. De Sarno’nun tasarımlarında, markanın mirasına sadık kalarak modern ve giyilebilir parçalar ön plandaydı. Canlı renkler, dantel detaylı elbiseler ve drapeli tasarımlar koleksiyonun öne çıkan unsurlarından oldu. Gucci arşivlerinden ilham alarak yeniden tasarladığı çantalar ve aksesuarlar, markanın klasik kodlarını günümüze taşıdı. Özel koleksiyonlar da De Sarno’nun Gucci’ye kattığı önemli yeniliklerden biri oldu. Gucci Notte  adı altında sunduğu koleksiyon, eski Hollywood ihtişamını yansıtan elbise ve takımlarıyla büyük ilgi gördü. Rita Hayworth, Joan Crawford ve Lauren Bacall gibi ikonik isimlerden esinlenen bu parçalar, kırmızı halı etkinliklerinde adından sıkça söz ettirdi. Sabato De Sarno’nun Gucci’deki dönemi, markanın köklerine sadık kalarak modern bir dokunuş eklediği bir süreç oldu. Onun vizyonu, Gucci’nin moda dünyasında yeni bir sayfa açmasını sağladı. Şimdiyse marka, bu temeller üzerinde Sabato’suz yeni bir yön belirlemeye hazırlanıyor. İşte Sabato De Sarno'nun Cruise 2025 koleksiyonundan görünümler:

  • Louis Vuitton’dan "New Formal" 2025 Sonbahar/Kış Takım Elbise Koleksiyonu

    Louis Vuitton takım elbise koleksiyonu, zamansız iş kesimleri, şık gece giyim parçaları ve lüks malzemelerle sofistike bir işçiliği bir araya getiriyor. Louis Vuitton, "New Formal" 2025 Sonbahar/Kış erkek giyim pre-koleksiyonunu tanıttı. Çağdaş terzilik anlayışını yansıtan bu kapsül koleksiyon, Pharrell’in spor ve yaşam tarzı konseptlerinden ilham alan detaylar ve dikkat çekici gece şıklığı sunuyor. Üst düzey el işçiliğiyle hazırlanan koleksiyonda, lüks kumaşlar farklı dokular ve ağırlıklarda işlenerek rafine bir görünüm sağlanıyor. Görünümler geleneksel ofis tarzına keskin bir dokunuş katan iş kıyafetleriyle başlıyor. Derin mavi tonlarında, Louis Vuitton’un imzası haline gelen desenlerin farklı formlarda işlendiği bir çizgili takım elbise öne çıkıyor. Ardından, Maison’un ikonik Damier  deseninin ve nakışla işlenmiş LV monogramlarının yer aldığı kömür rengi bir takım dikkat çekiyor. Modern LV erkeğinin şehir hayatına eşlik edecek şık dış giyim ve çanta seçenekleri koleksiyonda yerini alıyor. Kabartmalı siyah dolgu yelek, kareli yakaya sahip uzun fermuarlı bir palto ve deri detaylarla süslenmiş ceketler, parlak metal aksesuarlarla tamamlanıyor. Koleksiyonun öne çıkan parçalarından biriyse göğüs kısmında LV monogramı bulunan lacivert ekoseli bir yün eşofman takımı. Bu görünüm, sade lacivert deri bir çanta ve siyah Oxford ayakkabılarla tamamlanıyor. Gece giyimi koleksiyonun en dikkat çekici bölümü. Siyah parçalar, ışık saçan payet detaylarıyla süsleniyor. Şerit desenli ceket, örgü kazak ve yakasız kareli ceket gibi parçalar, klasik yakalı gömlekler ve siyah papyonla tamamlanıyor. Öte yandan, çift düğmeli ceketler keskin, kısa siluetlerde tasarlanırken, pileli pantolonlar bilekte hafifçe genişleyen kesimlerle sunuluyor. Koleksiyonun öne çıkan özel tasarımlarından biriyse Louis Vuitton’un imza rengi olan turuncu tonlarında, jakarlı çizgili bir kumaşla hazırlanmış. Louis Vuitton "New Formal" 2025 Sonbahar/Kış pre-koleksiyonunun tamamını görmek için yukarıdaki galeriye göz atabilirsiniz. Kapsül koleksiyon, 20 Şubat'ta resmi Louis Vuitton mağazalarında satışa sunulacak.

  • 67. Grammy Ödülleri Öne Çıkanları ve Kazananları

    67. Grammy Ödülleri, pazar akşamı düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Gecede müziğin coşkusu kutlanırken, Los Angeles’ı etkileyen yıkıcı orman yangınları için yardım çağrıları da yapıldı. Beyoncé, farklı türleri bir araya getiren ve Amerikan müzik geleneklerini merkezine alan albümü Cowboy Carter  ile gecenin en büyük ödülü olan Yılın Albümü ’nü kazandı. Daha önce dört kez bu kategoride ödüle aday gösterilip kazanamayan sanatçı, böylece ilk kez bu prestijli ödüle uzandı. Ayrıca Grammy tarihinde En İyi Country Albümü  ödülünü kazanan ilk siyahi sanatçı ve 1999’dan bu yana Yılın Albümü’nü kazanan ilk siyahi kadın oldu. Kendrick Lamar ise büyük yankı uyandıran ve müzik listelerinde zirveye çıkan Not Like Us  ile Yılın Kaydı  ve  Yılın Şarkısı  ödüllerini kazandı. Grammy tarihinde nadir görülen bu çifte zafer, aynı zamanda rap müziğin en prestijli şarkı kategorilerinde ender kazandığı ödüllerden biri oldu. Not Like Us , yalnızca Drake’e yönelik ağır eleştirileriyle değil, onu pedofiliyle suçlamasıyla da dikkat çekmişti. Şarkının yarattığı etki, Drake’in, ikilinin ortak plak şirketine iftira davası açmasına kadar uzandı. Tören, Randy Newman’ın I Love L.A.  şarkısının çok sesli bir yorumuyla açıldı. Grammy organizatörleri, gece boyunca yangınlardan etkilenenler için bağış çağrıları yaparken, Yılın Albümü ödülünü Los Angeles İtfaiyesi’nden bir ekip sundu. Geçtiğimiz yıl çıkış yapan Chappell Roan, dans ve pop müziği harmanlayan tarzıyla dikkat çekerek En İyi Yeni Sanatçı  ödülünü kazandı. Oyunculuktan müziğe geçiş yapan Sabrina Carpenter’sa Short n’ Sweet albümüyle En İyi Pop Solo Performansı  ve En İyi Pop Vokal Albümü  ödüllerini alarak kariyerinde önemli bir sıçrama yaptı. Pulitzer ödüllü Lamar, aday olduğu beş kategorinin tamamında ödüle uzandı. Not Like Us , En İyi Rap Performansı, En İyi Rap Şarkısı ve En İyi Müzik Videosu  da dahil olmak üzere gecenin en çok konuşulan parçalarından biri oldu. Florida çıkışlı rapçi Doechii, Alligator Bites Never Heal  albümüyle En İyi Rap Albümü ödülünü kazandı. Bu ödülü daha önce yalnızca Lauryn Hill ve Cardi B almıştı. 28 Grammy ödülü bulunan ve müzik dünyasında nesiller boyunca etkisini sürdüren Quincy Jones, gecede özel bir müzik performansıyla onurlandırıldı. Will Smith’in sunduğu bu bölümde Cynthia Erivo, Stevie Wonder, Janelle Monáe, Herbie Hancock ve Lainey Wilson sahne aldı. Daha önce Grammy Ödülleri’ni adil olmayan oylama süreçleri nedeniyle boykot eden The Weeknd, yıllar sonra törene geri dönerek sahne aldı. Onu, organizasyonun daha şeffaf ve kapsayıcı olması için yapılan değişiklikleri vurgulayan Grammy CEO’su Harvey Mason Jr. tanıttı. İngiliz pop sanatçısı Charli XCX, kariyerinin ilk Grammy ödüllüne kavuştu. Von Dutch  ile En İyi Dans Pop Kaydı  ve BRAT  albümüyle En İyi Elektronik/Dans Albümü  ödüllerini kazandı. Ödül töreni boyunca sanatçılar, toplumsal ve politik mesajlar vermeyi ihmal etmedi. Lady Gaga, “Trans bireyler görünmez değildir” sözleriyle destek mesajı verdi. Shakira, ödülünü “Bu ülkedeki tüm göçmen kardeşlerime adıyorum” diyerek aldı ve Chappell Roan’sa müzik endüstrisini eleştirerek plak şirketlerine, sanatçılara “yaşanabilir bir maaş ve sağlık sigortası” sağlamaları için bu sözleriyle çağrıda bulundu: “Biz sizin için buradayız ama siz bizim için burada mısınız?” Tören, müzik dünyasının en büyük isimlerini bir araya getirirken, aynı zamanda sanatçılar için önemli bir ifade alanı sundu. Beyoncé ve Kendrick Lamar’ın zaferi, türler arasındaki sınırları zorlayan ve kültürel dönüşümlere öncülük eden sanatın gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Genç yeteneklerin yükselişi, deneyimli isimlerin onurlandırılması ve sosyal mesajların yankı bulduğu bu yılki Grammy Ödülleri, müziğin yalnızca bir eğlence aracı olmadığını, aynı zamanda bir değişim platformu olduğunu hatırlattı.

  • Chanel 25 Çantasının Yeni Kampanya Yüzü: Dua Lipa

    Moda dünyasının en prestijli iş birliklerinden biri, Dua Lipa ve Chanel 25 çantası etrafında şekilleniyor. Dua Lipa, Chanel’in 110 yıllık Haute Couture mirasını onurlandıran yeni çantası Chanel 25 ’in yüzü olarak moda dünyasında yeni bir sayfa açtığını belirtiyor. Omuz askısı ve matelassé derisiyle dikkat çeken bu modelin, markanın zamansız zarafet anlayışını modern bir bakış açısıyla buluşturduğunu ifade ediyor. Bu iş birliğinin kendisi için çok özel bir anlam taşıdığını söyleyen Lipa, “2014 yılında kariyerime başladığımda ve ilk sözleşmemi imzaladığımda kendime bir Chanel çantası aldım. Bu, benim için büyük bir gurur anıydı, bağımsızlığımın bir simgesiydi.” diyerek, Chanel ile olan bağının yıllar öncesine dayandığını vurguluyor. Bugün Chanel 25 çantasıyla bu yolculuğu devam ettirdiğini belirten şarkıcı, “Bu çanta, o ilk heyecanı ve Chanel’e duyduğum sevgiyi yeniden canlandırıyor.” sözleriyle duygularını dile getiriyor. New York sokaklarında çekilen kampanyanın enerjisinden de bahseden Lipa, “Çekimler inanılmaz bir deneyimdi. Şehirle bütünleşen bir dinamizm vardı. Gordon ’la çalışmayı çok seviyorum ve bu projede de harika bir uyum yakaladık.” diyerek kampanyanın atmosferine dikkat çekiyor. Çantanın kullanım kolaylığını ve çok yönlü tasarımını da öven sanatçı, “Benim için bir çanta sadece şık değil, aynı zamanda fonksiyonel olmalı. Chanel 25 ise tam da bunu sunuyor: Ne kadar kıyafet değiştirirsem değiştireyim, beni asla hayal kırıklığına uğratmıyor.” sözleriyle çantaya duyduğu hayranlığı ifade ediyor. Chanel ile uzun yıllardır süregelen iş birliğini Chanel 25 lansmanı ile bir üst seviyeye taşıdığını belirten Lipa, “Chanel, benim için her zaman moda dünyasının zirvesinde yer alan bir marka oldu. Bugün bu mirasın bir parçası olmak inanılmaz bir his.” diyerek markaya duyduğu bağlılığı ifade ediyor. Kampanyanın detayları Mart ayında açıklanacak ve o zamana kadar bu heyecan verici iş birliğini sabırsızlıkla bekliyoruz.

  • Paris Moda Haftası: 2025 Sonbahar/Kış Erkek Giyim Öne Çıkanları

    Paris Moda Haftası, erkek giyiminin 2025 Sonbahar/Kış sezonunun zirve noktasına ulaşarak, moda dünyasının en büyük isimlerinin şovlarıyla unutulmaz bir kapanış yaptı. Bu yılki etkinlik, şıklığın yanı sıra yenilikçi tasarımların da ön planda olduğu bir platform haline geldi. Louis Vuitton ve Dior’un dikkat çeken koleksiyonları, moda severlere hem geçmişin hem de geleceğin izlerini taşıyan güçlü bir mesaj sundu. Ayrıca, Ami Paris, Amiri ve Yohji Yamamoto gibi markaların koleksiyonları da etkinliği şekillendiren önemli anlar arasında yer aldı. Louis Vuitton Louis Vuitton Erkek Koleksiyonu “Remember The Future” , Pharrell Williams ve Nigo’nun yaratıcılığıyla Louvre ’un ikonik Cour Carrée  avlusunda büyüleyici bir atmosferde tanıtıldı. Bu koleksiyon, ikilinin uzun yıllara dayanan dostluğunu ve ortak tutkularını yansıtarak iş kıyafetleri, sokak stili, zanaatkârlık ve Japon estetiğini Louis Vuitton’un geçmişi ve bugünüyle harmanlıyor. Modern bir dandy  ruhunun sokak stili ve iş kıyafetleriyle buluştuğu koleksiyonda, takım ceketleri deri kimonolara dönüşürken sarı çiçekle süslenen bomber ceketler dikkat çekiyor. Rockabilly  ve mod esintileri, leopar desenleriyle öne çıkıyor. Pharrell ve Nigo’nun yaratıcı birlikteliğini simgeleyen “Phriendship” motifi, çantalarda ve kıyafetlerde yer alıyor. Koleksiyonun Japonya etkisi, shippô  dokuma Dandy Monogram, sashiko  dikişli denimler ve Cherry Blossom Damoflage deseniyle kendini gösteriyor. Ayrıca Pharrell ve Nigo’nun 2004’teki iş birliğine atıfta bulunan Millionaires 1.0 güneş gözlükleri ve kintsugi  sanatından ilham alan altın Speedy çantalar dikkat çekiyor. Origami zarafetine sahip Speedy P9 ve geniş paçalı pantolonlarla kombinlenen LV ButterSoft spor ayakkabılar da koleksiyonun öne çıkan parçaları arasında yer alıyor. Koleksiyon, Louis Vuitton’un zanaatkârlık mirasını ve Japonya’nın sanatsal ruhunu kutluyor. Pharrell Williams, Japon sanatçı Azuma Makoto ile iş birliği yaparak taze çiçeklerle dolu şeffaf sandıklar tasarladı. Bu sandıklar, yaşamın geçiciliğini ve el işçiliğinin değerini simgeliyor; defile anlarının büyüsüne zarif bir saygı duruşu niteliğinde. Dior Homme Christian Dior’un  1954-55 Sonbahar/Kış Ligne H koleksiyonundan ilham alan Dior Homme kreatif direktörü Kim Jones, erkek giyiminin evrimini keşfetmek amacıyla bu sezon yeni bir koleksiyon tasarladı. Koleksiyon, erkek haute couture ile hazır giyim arasında şık bir denge kurarak, defilenin başında ve sonunda zarif bir uyum sundu. Koleksiyon boyunca metamorfoz teması ön plana çıkıyor; zaman dilimlerinden geçiş, feminen ve maskülen unsurların birleşimi, hatta bazı giysilerin dönüşümü (örneğin, paltonun eteğe dönüşmesi) dikkat çekiyor. Hacim oyunları, belde kemerle şekillendirilmiş, geniş kesimli elbiseler ve "opera" paltolarıyla vurgulanıyor. İpek ve saten gibi değerli kumaşlar ile zarif işçilik, koleksiyona bir ciddiyet ve heybet katarken, silüetler sadeleştiriliyor. Casanova  figürü, maskülen ve feminenin harmanlandığı bir tema ile koleksiyona dahil ediliyor. 18. yüzyılın abartılı stilinden esinlenilen motifler bu birleşimi simgeliyor. Çantalar ve ayakkabılar ise maskülen ve feminen detaylarla tasarlanmış. Dior Roller çantalar ve Dior Normandie çantalar, zarif tasarımlarıyla öne çıkıyor. Ayrıca, 1961’den alınan özel nakışlı hibrit spor ayakkabılar, mükemmel işçilikle tamamlanıyor. Koleksiyonun ana nakışı, 1948 haute couture Pondichéry tasarımından alınarak, takı ve diğer giysilerdeki zarif detaylarla koleksiyonun her parçasına yayılmış. Diğer nakışlar, erkek giyim unsurlarını abartılı bir şekilde sunarak, koleksiyona özel bir zarafet katıyor. Ami Paris Katlanabilir ahşap sandalyeler, dökülen duvarlar ve bir saksafon, Paris'teki AMI Paris 2025 Sonbahar/Kış defilesinde kreatif direktör Alexandre Mattiussi'nin yeni kreasyonlarını tanıtıyor. Koleksiyon, geleneksel profesyonel giyimi oversized şıklıkla harmanlayarak gündelik giyime entegre ediyor. Koyu yeşil yün takımlar ve çok renkli kombinler, klasik tarzları yenilikçi bir şekilde sunuyor. Ekose desen ise etekler, blazerler ve trençkotlarda kendini gösteriyor. Şık, rahat ve her tarza hitap edebilen bir marka olarak tanımlanan AMI Paris, minimalist bir zarafeti benimsiyor. 90’ların minimalizmini çağrıştıran bu koleksiyon, basit zarafeti keşfetmek için ideal bir anahtar sunuyor. Yeni koleksiyon, zamansız şıklığı yeniden tanımlıyor. Erkek koleksiyonunda çift sıra düğmeli ceketler ve oversized kesimler öne çıkarken, kadın koleksiyonunda süet ve kareli etekler, desenli gömlekler ve zeytin yeşili terzi yelekleri dikkat çekiyor. Ayrıca, dökümlü saten elbiseler zarif bir dokunuş ekliyor. Ekose desen, etekler, blazerler ve trençkotlarla birleştirilerek klasik bir deseni modern bir şekilde sunuyor. Süet ve kahverenginin birleşimi ise soğuk mevsimler için sıcak ve sofistike bir hava yaratıyor. Kısa kollu blazerlar, lüks gri yün montlar ve dökümlü yaka tişörtler, ofis dışında da rahatlıkla giyilebilecek şıklığı vurguluyor. İpek elbiseler ve bluzlar ise gündelik şıklığı tamamlıyor. Amiri Mike Amiri, 2025 Sonbahar/Kış defilesi için Hollywood'un büyüsünü, “Club AMIRI”  adlı bir lounge bar konseptiyle yeniden yarattı. Katılımcılar, Los Angeles gece hayatının ve şehrin eşsiz ruhunun sinematik bir versiyonuna davet edildi. Bu sezon, eski Hollywood ihtişamını modern bir dokunuşla kucaklamak ve bu ikonik dönemi kutlamak üzerine yoğunlaşıldı. Mike, defile öncesi yaptığı açıklamada, “Hollywood, hayallerin kurulduğu yerdir. İnsanların inşa etmek ve yeniden doğmak için geldiği şehir. Los Angeles’ın doğası da bu. Bu koleksiyon, Hollywood’a ve Los Angeles’a olan saygımın bir ifadesi, sevgiyle yoğrulmuş bir kutlama. İyimserlik, hayaller ve sevgi dolu bir koleksiyon.” dedi. Koleksiyon, 1960'ların sonu ve 1970'lerin başlarındaki Hollywood'un en göz alıcı lounge barlarından birine adım atıyormuşsunuz hissi uyandırıyor. Çan paça pantolonlar ve payetli takım elbiselerle, dans pistinde diskotek ışıkları altında parlayan kıyafetler dikkat çekiyor. Amerikan rahat tavrı, gece şıklığının formalitesiyle birleşerek bir zarafet ortaya koyuyor. Keskin çizgiler ve pürüzsüz tasarımlar, her parçayı şık ve zarif kılıyor. AMIRI'nin imza silueti, kristal nakışlarla bezenmiş ince yünlerle dikkat çekerken, merlot, burgonya, yeşil ve altın kahverengi gibi sakin tonlarla zenginleşiyor. Unisex koleksiyonun öne çıkan detaylarından biri, kravatların ana aksesuar olarak kullanılması. Bu, AMIRI'nin ikonik smokinlerine ve terziliğine zarif bir dokunuş katıyor. Art Deco esintili altın detaylarla süslenmiş asetat gözlükler ise nostaljik bir Hollywood dönemi hissi yaratıyor. Bu koleksiyon, geçmişin sinematik atmosferinden ilham alarak modern bir yeniden doğuşu kutluyor. Yohji Yamamoto Yohji Yamamoto Pour Homme, 2025 Sonbahar/Kış koleksiyonuyla sıcak ve pratik bir görünüm sundu. Japon tasarımcı, geleneksel şişme montları zarif bir şekilde yeniden yorumlayarak yine ustaca bir kış koleksiyonu ortaya koydu. Koleksiyon, pratik ve estetik arasında bir denge kuruyor. Yamamoto, soğuk kış gecelerine uygun, fazla büyük ve hacimli olmayan şık şişme montlar yaratmayı hedefledi. “Şişme montlar genellikle polyesterden yapılır ve çok ucuz görünür. Ben onları özel ve şık yapmak istedim ama bu kolay olmadı,” diyor tasarımcı. Koleksiyonda yer alan şişme montlar, boya damlaları ya da duman izleri gibi desenler içeriyor, bu da onlara romantik ve gizemli bir hava katıyor. Ayrıca, pratikliği ve şıklığı birleştiren koleksiyonda, cargo pantolonlar kayak giysisi gibi kullanılabiliyor ve bazı ceketler ters çevrilebiliyor. Modeller podyumda montlarını ters çevirip farklı kombinlerle sergileyerek dönüşümlü stilleri vurguluyor. Şehirli bir şıklık taşıyan dış giyim, fonksiyonel ama estetik bir tasarıma bürünmüş. Koleksiyonun renk paleti zeytin yeşilinden bordo ve siyaha kadar uzanıyor, sonunda ise suyun akışını simgeleyen parlak kumaşlar kullanılarak Paris veya Tokyo’da yürüyen insanların ıslak görüntüsü yansıtılıyor. Yamamoto, koleksiyonunda geleneksel moda haftası modelleri yerine sıradan insanlar kullanarak bu denemeyi farklılaştırıyor. “Gördüğünüz kişiler sanatçılar, şarkıcılar ve ressamlar; her zaman çekicilerdir,” diyerek, koleksiyonun sıra dışılığını pekiştiriyor.

  • Avatar 3'te Yönetmen James Cameron’dan Cesur Seçimler: “Kalıpları Kırmalısınız!”

    Sabırsızlıkla beklenen üçüncü Avatar filmi bu yıl beyaz perdeye geliyor. Yönetmen James Cameron'sa izleyicileri şaşırtmaya kararlı. James Cameron'ın Avatar  ya da Avatar: Suyun Yolu  ile risksiz bir yol izlediğini söylemek zor. Na’vi destanının ilk filmi, sinema dünyasına 3D’nin büyüsünü getirerek Pandora’nın büyüleyici manzaralarını sunmuş ve rekor kıran gişe başarılarıyla sinemaseverleri adeta büyülemişti. On yılı aşkın bir sürenin ardından gelen Avatar: Suyun Yolu  ise bu başarıyı yeniden yakalayarak izleyicilerin Pandora’ya dönmeye fazlasıyla istekli olduğunu gösterdi. Ancak ünlü yönetmen, Avatar serisinin üçüncü filminin çok daha cesur olacağını ve izleyicileri “beklemedikleri ama hak ettiklerini hissedecekleri yerlere” götüreceğini belirtiyor. Cameron, bu yıl sonunda vizyona girecek olan Avatar: Ateş ve Kül  filmine dair yeni detaylar paylaşarak sadece aksiyonun değil, hikâye anlatımının da boyut kazanacağını vaat ediyor. “Evet, oldukça zeki aksiyon sahnelerimiz var,” diyor Cameron. “Bu filmde adrenalini doruklarda hissedeceksiniz. Ancak 70 yaşına basmış bir sanatçı olarak beni asıl heyecanlandıran şey, daha önce yapma fırsatı bulduğum şeyleri tekrar etmek değil, Avatar’da daha önce görmediğiniz bir seviyede karakter derinliği ve entrikayı ortaya koymak.” İlk iki film Pandora’yı, halkını ve göz alıcı yaşam alanlarını tanıtma görevindeydi. Üçüncü film ise hikâye anlatımında çıtayı yükseltecek. “Şimdi olayları şekillendirmeye, bükmeye ve yeniden düşünmeye başlıyoruz,” diyor Cameron. “Bu riskli bir süreç. Kendi yarattığımız dünyaya fazlasıyla kapılıp herkesin, ‘Bu ne ya, ben bunun için bilet almadım’ deme ihtimali var. Ama cesur seçimler yapmıyorsanız, herkesin zamanını ve parasını boşa harcıyorsunuz demektir. Bu tek başına başarı garantisi olmasa da kesinlikle bir gereklilik. Her seferinde kalıpları kırmalısınız.” Cameron gibi her zaman kalıpları kıran bir yönetmenden böyle bir açıklama duymak oldukça iddialı. Bu Aralık ayında sinemalarda izleyiciyle buluşacak olan film için Cameron, projenin şu anki durumundan oldukça memnun. “Şu anda işlerin güçlü bir noktada olduğunu düşünüyorum,” diyor. Suyun Yolu  ile kıyaslama yaparak, “Bu aşamada tamamlanan çekim sayımız, ikinci filmdeki çekimlerin iki katı. Filmler de yaklaşık olarak aynı uzunlukta. Bu da bizi daha önce hiç yaşamadığım şekilde takvimin önüne geçiriyor,” diye ekliyor. Sürecin daha az kabus gibi geçtiğini belirten Cameron, “Artık bu işte gerçekten iyi bir noktaya geliyoruz,” diye ekliyor ve gülüyor. Cameron’ın çıtayı bir kez daha yükseltmek konusundaki kararlılığı, sinemaseverlerin Pandora’ya dönüş için daha da heyecanlanmasını sağlıyor. Şimdiden, cesur seçimlerle dolu bu yeni maceranın sinema dünyasını nasıl şekillendireceğini görmek için sabırsızlanıyoruz.

  • Tiffany & Co. Çin Yeni Yılı’nı Oscar Wang ile Kutluyor

    Seramik el sanatları ve Çin kültüründen esinlenen eşsiz motiflerle. Tiffany & Co., Çin Yeni Yılı'nı kutlamak için multidisipliner sanatçı Oscar Wang  ile yaratıcı bir iş birliği duyurdu. Bu özel proje, Tiffany’nin ikonik unsurlarını Wang’in özgün tasarım diliyle bir araya getirerek hem modern hem de kültürel anlamda derinlik taşıyan, sınırlı sayıda üretilmiş hediyelik parçalar sunuyor. Wang, bu iş birliğinin imza motifini geliştirirken seramik sanatından ilham aldı. Yılan sembolizmi ile sonsuzluğu ifade eden sekiz figürlü düğüm motifini bir araya getirerek çağdaş duyarlılıklara hitap eden bir görsel kimlik yarattı. Merkezdeki motif, Tiffany’nin sevgi ruhunu yücelten ünlü Open Heart  tasarımına bir saygı duruşu niteliğinde, kalp biçiminde bir sonsuzluk işareti olarak tasarlandı. Bu simetrik desen, birleşen iki kalbi temsil ederken, zenginlik ve şansı simgeleyen sekiz rakamını çağrıştırıyor. Bu iş birliğinin odak noktası, motifin heykelsi bir yorumu olarak tasarlanan bir mücevher kutusu. Çin'de Dehua ilçesinin tarihi beyaz porseleni Blanc de Chine  kullanılarak üretilen bu kutu, Tiffany mavisi seramik bir sırla kaplanmış ve şans ve birliği simgeleyen bir Çin düğümüyle süslenmiş. Ayrıca, iş birliğinin öne çıkan parçalarından biri de mücevherlerin kalp biçimli sonsuzluk işareti çerçevesinde asılı bir şekilde sergilenmesini sağlayan seramik bir tutucu. Oscar Wang, Çin Yeni Yılı’na özel olarak Tiffany için tasarladığı ambalajlarla da iş birliğine farklı bir boyut katıyor. Maison ’un imza mücevher kutuları ve alışveriş çantaları, altın renkli kurdeleler ve parlak dokulu saplarla yeniden yorumlanmış. Çantaların üzerine yılan desenli ve kalp formundaki kabartmalar eklenirken, sap kısmına kırmızı tonlarda püsküllerle tamamlanan, modernize edilmiş bir Çin şansı sembolü asılmış. Bu detay, döngüsel motifin zamansız ve kültürel açıdan anlamlı yorumunu güçlendiriyor.

  • Milano Moda Haftası: 2025 Sonbahar/Kış Erkek Giyim Öne Çıkanları

    Erkek Giyim Moda Haftası, Milano’da şık bir başlangıç yaparak tüm dünyanın gözlerini üzerine topladı. Dünya moda başkentlerinden biri olan Milano, her zamanki gibi Sonbahar/Kış 2025 sezonunun tonunu belirledi ve bu yıl da istisna değil. Dolce & Gabbana, Emporio Armani ve Prada gibi önde gelen markalar yeni koleksiyonlarını görücüye çıkardı. Gelin hep birlikte Milano Moda Haftası'nın öne çıkanlarına hızlıca göz atalım. Dolce&Gabbana Dolce&Gabbana hakkında söylenecek fazla bir şey yok. Mekân düzenlemesi ve koleksiyonuyla Domenico Dolce  ve Stefano Gabbana , Milano takvimindeki en önemli etkinliklerden biri olduklarını bir kez daha kanıtladılar. Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonu, “ Paparazzi ”   adını taşıyor ve ilhamını eski Hollywood’un zamansız ihtişamından ve Fellini’nin ikonik filmi La Dolce Vita ’dan alıyor. Özünde, bu koleksiyon sinema ikonlarına bir övgü niteliğinde; Dolce&Gabbana’nın estetik kodlarını, aktörlerin sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar süren hayatlarını anlatan görünümlerle kutluyor. Anlatı, gündelik giyimin sadeliği ile kırmızı halının sofistike zarafeti arasındaki bir karşıtlık üzerinden ilerliyor. Koleksiyonun öne çıkan unsurları arasında, rahat kesim takım elbiseler ve oversize paltolarda yer alan modern bir herringbone  (kazayağı) deseni yorumu bulunuyor. Bunun yanı sıra, '70’ler esintili uzun kürkler gibi Dolce Vita  dönemini anımsatan detaylar dikkat çekiyor. '40’lardan ilham alan çiçek broşlarla zenginleştirilmiş gece takımları ise koleksiyona nostaljik ve rafine bir dokunuş katıyor. Emporio Armani Emporio Armani’nin Sonbahar/Kış 2025 erkek giyim koleksiyonu, zarafetin zahmetsiz bir şekilde nasıl giyime yansıyabileceğini ustaca sergiliyor. Koleksiyonun özü şu sözlerle ifade ediliyor: “Baştan çıkarmak, başkalarını kendine çekmek, büyülemektir. Bu ince sanat, kelimelerle, jestlerle ve tarzla uygulanabilir; aynı zamanda kulüp, salon ya da zamanı yavaşlatan bir sohbet ortamı gibi samimi, rafine bir yer olabilir.” Koleksiyon, dokular ve desenlerle öne çıkıyor. Metalik detaylar, hayvan desenli ceketler ve aksesuarlar dikkat çekerken, derin kahverengi deri paltolar ve aksesuarlar dayanıklılığı ve erkeksiliği simgeliyor. Dış giyim, uzun tüylü kumaşlar ve hacimli silüetlerle lüks bir hava sunuyor. Kat kat giyinme stili koleksiyonun temelini oluşturuyor. Çok cepli ve ayarlanabilir askılı şişme montlar, pratikliği avangart tasarımlarla birleştiriyor. Oversize şallar ve hacimli paltolar, dramatik bir görsel etki yaratıyor. Renk paleti, toprak tonları olan kahverengi, bej ve mat yeşil gibi nötr renklerle başlarken, zengin mor, altın ve canlı sarı gibi mücevher tonları koleksiyona derinlik katıyor. Aksesuarlar da koleksiyonun önemli bir parçası. Yapılandırılmış çapraz çantalar, dokulu kıyafetlere zarif bir tamamlayıcı olurken, askeri tarz şapkalar ve iddialı güneş gözlükleri cesur bir tavır sergiliyor. Emporio Armani erkeği, Sonbahar/Kış 2025 için kusursuz, sofistike ve baştan çıkarıcı bir görünüme bürünüyor. Prada Prada Sonbahar/Kış 2025 podyumu, bir yanda kaotik bir Berlin gece kulübünü, diğer yanda ise zarif bir 20. yüzyıl balo salonunu andırıyor. Miuccia Prada  ve Raf Simons , koleksiyonlarını “içgüdünün bir ifadesi” olarak tanımlıyor. Koleksiyon, insan doğası ve temel içgüdüleri, yaratıcılığın bir aracı olarak keşfetmeyi amaçlıyor. Tasarımlar, ilkel dürtülere ve öğrenilmemiş tepkilere vurgu yapıyor. Çelik yapı, insanları bir araya getirme içgüdüsünü tatmin eden bir disko atmosferini çağrıştırıyor. Prada’nın modern erkeği, romantizmin etkisiyle şekilleniyor. Defilede 56 görünüm sergileniyor. Büyük paltolar, çıplak göğüsleri açıkta bırakacak şekilde tasarlanıyor. Küçük, kırsal desenli üstler siyah klasik ayakkabılarla eşleştiriliyor. Parlak mor pantolonlar ekose trençkotlarla, bomber ceketler ise inek postu gömleklerle kombinleniyor. Koleksiyon, cesur renkler, çiçek broşlar ve batılı botlar gibi detaylarla zenginleşiyor. Prada, koleksiyonuyla, yapay zekaya karşı insan yaratıcılığının benzersizliğini vurguluyor. Defile sonrası büyük alkışlar ve yapının hafif sallantısı, Fondazione Prada ’nın adeta Milano’nun en yeni kulübü haline geldiğini hissettiriyor. Zegna Zegna, Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonu ile Milano Moda Haftası'nda geleneksel ve yenilikçi unsurları bir araya getirdi. Bu koleksiyon, markanın geçmişine dayalı mükemmellik arayışını vurgularken, hayvan kökenli malzemeler ve yüksek kalite yün kullanımı ile dikkat çekiyor. Ermenegildo Zegna 'nın mirası, modern tasarımlar ve tarihi referanslar ile harmanlanarak, markanın sürdürülebilirliğe ve inovasyona olan bağlılığını gözler önüne seriyor. “Vellus Aureum”  adlı koleksiyonu, gelenek ve yeniliği birleştiriyor. Zegna erkeği, duygusal ve maddi değere sahip parçalardan oluşan bir gardırop yaratmış bir figür olarak tasarlanmış. Koleksiyon, dekonstrükte blazerlar, yıkanmış Oxford takım elbiseler, cashfur yaka montlar ve oversize gömleklerle zenginleştirilmiş. Renk paleti gri, bej, bordo ve siyah tonlarında, makro desenler ve yün güzelliklerini kutlayan tasarımlarla zenginleşiyor. Zegna, araştırma ve mükemmelliği sürekli bir süreç olarak sürdürmeye devam ediyor. Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonu, markanın geçmişiyle uyumlu bir şekilde mükemmellik için olan bağlılığını gözler önüne seriyor. Pierre-Louis Mascia Pierre-Louis Mascia ve ekibi, Sonbahar/Kış 2025  “Bright Star”  koleksiyonunda, gerçekliği deneyimlemenin radikal bir yolunu keşfederken, ham ve endüstriyel bir ortamda zamanı askıya alıyor ve mekânı özgürleştiriyor. Bu atmosferde, karakterler kendilerini tanımaya, duygularını paylaşmaya ve belirsiz bir dünyada direnmeye çalışıyor. Soğuk ve belirsiz bir sahne, tasarımların sarmalayıcı yumuşaklığıyla tezat oluşturuyor. Pierre-Louis Mascia, Keatsvari  referanslar ve  İtalyan Rönesansı  gibi etkilerle, insan kırılganlığı ve sanatın özü üzerine derin bir düşünceye davet ediyor. Koleksiyon, güzellik ve acı arasında parçalanmış insan ruhunu yansıtarak, yaratımı bir direniş ve kırılganlık eylemi olarak sunuyor. Koleksiyon, hafiflik, hareket ve rahat zarafet arasında bir denge kuruyor. Bomber ceketler, ipek astarlı uzun paltolar, eterik elbiseler, şallar ve koruyucu stollerle sarılan silüetler öne çıkıyor. Kadife kimonolar ve kapitone ceketlerle tamamlanan kombinler dikkat çekiyor. Pierre-Louis Mascia, barok desenleri ve eklektik motifleriyle tanınıyor. Bu sezon, yirmi yeni orijinal baskı sunuyor ve analog ile dijital teknikleri harmanlayarak, melankolik portrelerden ve  fin de siècle  estetiğinden ilham alıyor. Genel hatlarıyla bu koleksiyon, lüks kumaşlarla geçici güzellik arayışını vurguluyor. Philipp Plein Ünlü lüks moda markası Philipp Plein, erkek giyim takvimindeki heyecan verici ilk defilesini Milano’daki The Plein Hotel ’de gerçekleştirdi. “The Modern Muse: A Contemporary Classic” adı verilen koleksiyon şıklığı ve sofistikeyi yansıttı. Defilenin finali, ikonik French Montana’nın etkileyici performansıyla taçlandı, bu da markanın ilk erkek giyim defilesinin vizyoner bir başlangıcı oldu. Philipp Plein’in bu koleksiyonu, markanın eşsiz imza stilini sergileyerek Alman tasarımcının ruhunu yansıtan bir eser olarak dikkat çekiyor. Koleksiyonda, modern ve klasik gündelik giysilerden, zarif ve kraliyet havası taşıyan akşam elbiselerine kadar bulunuyor. Klasik markanın ismini taşıyan tişörtleri, bomber ceketler, deri ve kürk montlarla birleştirilerek markanın lüks anlayışını yansıtıyor. Denim pantolonlar, tasarımcı tarafından şekillendirildiğinde hemen tanınan, sofistike birer duruş sergiliyor. Koleksiyon, minimal tonlarla dikkat çeken takımlar ve işlemeli blazer’lar gibi zarif akşam kıyafetleriyle zirveye ulaşıyor. Aksesuarlar arasında işlevsel çantalar, sırt çantaları ve büyük el çantaları yer alırken, bunlar askeri botlar ve spor ayakkabılarla kombinlenerek rahat bir şıklık sunuyor. Magliano Hiç şüphesiz, Magliano defilesi sezonun en dikkat çeken şovlarından biri olarak öne çıkıyor. Akdeniz’in hedonistik ruhunu ve tekno kültürünü harmanlayan koleksiyon, podyumdaki 35 görünüme yayılan serin tonlarla bu duyguyu başarıyla yansıtıyor. İzleyicileri, nemli kış havası ile bir gece boyunca dans etmenin teri arasında kalan hayali bir Adriyatik   kıyı  yolculuğuna davet ediyor. Koleksiyonun özü, geleneksel terzilik kodlarını altüst etmeye dayanıyor. İç giyim, görünür bir ilk katman olarak öne çıkıyor: nervürlü pamuk ceketler, transparan mohair  pantolonlar ve dolgulu krep-de-şin dış giyim parçaları, cesur ve tavizsiz bir açıklık hedefleyen dokular ve hacimler arasında dönüşümlü bir oyun sergiliyor. Aksesuarlar da bu cesareti yansıtıyor. Medea ile birlikte tasarlanan özel bir çanta, iç giyimi provoke edici ve tamamen Magliano'ya özgü bir yorumla yeniden şekillendiriyor. Swarovski kristalleriyle süslenmiş, eskimiş bir ışıltıya sahip triko parçalar ve denizden çıkmış kalıntıları andıran takılar, harabeler, anılar ve kaybolmuş mitolojilerden bahseden bu koleksiyonu tamamlıyor.

  • Sinemanın Gerçeküstü Dehası David Lynch’e Veda

    Sinema dünyasının en özgün ve yaratıcı zihinlerinden biri olan David Lynch, 78 yaşında hayatını kaybetti. Karanlık, çarpıcı ve gerçeküstü anlatımıyla hem sinema hem de televizyon tarihinde derin bir iz bırakan Lynch, sadece bir yönetmen değil, aynı zamanda bir hikâye anlatıcısı, bir sanatçı ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir vizyonerdi. 1977’de çıkış yaptığı Eraserhead ile sinema dünyasını sarsan Lynch, o günden itibaren izleyicisini sıradan bir seyirden çok daha fazlasına, bilinçaltının derinliklerine davet etti. T he Elephant Man gibi bir başyapıtla geniş bir kitleye ulaşan yönetmen, Blue Velvet ile izleyiciyi Amerikan banliyölerinin karanlık yüzüyle tanıştırdı. Bu film, Lynch’in sinema dilini tam anlamıyla kristalize eden bir dönüm noktasıydı; sıradan olanı rahatsız edici ve aynı zamanda büyüleyici kılma yeteneği, onu diğerlerinden ayıran en önemli özelliğiydi. Lynch’in en büyük devrimlerinden biri ise televizyona yaptığı katkıyla gerçekleşti. T win Peaks , yalnızca bir dizi değil, modern televizyonun çehresini değiştiren bir fenomendi. Laura Palmer ’ın cinayetini merkez alan bu hikâye, doğaüstü öğeleri, karmaşık karakterleri ve büyüleyici bir görselliği bir araya getirerek izleyiciyi her bölümde şaşırtmayı başardı. Dizinin etkisi, yayınlandığı dönemle sınırlı kalmadı; yıllar sonra tekrar gündeme gelerek popüler kültürdeki yerini pekiştirdi. Lynch’in filmografisi, hem tematik hem de görsel olarak eşsiz bir zenginlik sunuyor. Mulholland Drive , Lost Highway ve Wild at Heart gibi yapıtları, kimlik ve gerçeklik kavramlarını ustalıkla sorgularken, The Straight Story gibi daha sade bir anlatımla da duygusal derinlik yaratabileceğini kanıtladı. Onun filmleri, sıradanın altında yatan sıra dışı hikâyeleri keşfetmek üzerine kuruluydu; her biri izleyiciye hem rahatsız edici hem de düşündürücü bir deneyim sundu. David Lynch, sadece bir yönetmen değil, aynı zamanda bir sanatçıydı. Resim, müzik ve hatta günlük hava durumu videolarıyla bile hayranlarıyla bağ kurdu. Onun çalışmaları, farklı disiplinlerde bir bütünlük ve yaratıcılık sergileyerek, sanatın sınırlarının olmadığını gösterdi. Lynch’in mirası, sıradanlığa meydan okuyan eserlerinde yaşıyor. Sinemanın gerçeküstü ustası, bize her zaman görünenin ötesine bakmayı öğretti. Onu, hayal gücünün sonsuzluğunu keşfetmemizi sağlayan eşsiz hikâyeleriyle hatırlayacağız.

  • LOEWE, İlkbahar/Yaz 2025 Kampanyasında Doğaya Dönüyor

    David Sims tarafından İspanya’nın Collsacabra dağlarında çekilen kampanya, Drew Starkey’e Kanadalı oyuncu Taylor Russell ve Çinli yıldız Wang Yibo’nun eşlik etmesiyle dikkat çekiyor. LOEWE, kreatif direktör Jonathan Anderson’ın zarif drapeler ve güçlü terzilik anlayışıyla şekillendirdiği çağdaş silüetlerini, İlkbahar/Yaz 2025 kampanyası için dağların zirvesine taşıdı. İspanyol moda markasının yeni kampanyası, Drew Starkey, Taylor Russell ve Wang Yibo gibi yıldız isimlerle birleşerek etkileyici bir görsel şölen sunuyor. Outer Banks dizisinden tanıdığımız Drew Starkey, LOEWE’nin ikonik Evergreen Puzzle çantası ile çayırların arasında boy gösteriyor. Bu görünümü, technicolor intarsia desenli bir süveter yelek ve bol pileli pantolonlarla tamamlanıyor. Başka bir karede ise Starkey, ombre efektiyle kahverengi deri ve devekuşu kabartma deseni arasında geçiş yapan uzun bir dana derisi palto içinde güçlü bir duruş sergiliyor. Çinli aktör Wang Yibo, orta ağırlıkta pamuk ve ekose yün jakar kumaşların birleşimiyle tasarlanan dramatik pantolonlarıyla dikkat çekiyor. Pantolonlar, geriye doğru giyilmiş tarzda ekose bir gömlekle kombinlenmiş ve kırışık bir doku ile tamamlanmış. Yibo, ayrıca koleksiyonun örgü kazaklarını mavi bir örgü kablo desenli modelle ve bej renkli, geniş kollu bir blazer ceketle sergiliyor. Kanadalı aktris Taylor Russell, bordo deri bir etekle tamamlanmış kısa deri bir pelerin ceketin içinde zarif bir görünüm sergiliyor. Daha yazlık bir stil için ise, Russell, Anderson’ın yapılandırılmış çiçek desenli bir elbisesini ve mini kesimli kahverengi pullu bir tasarımı giyiyor. Kampanya, Katalonya’nın nefes kesen doğal manzaraları arasında, rüzgarda özgürce savrulan çiçek desenli elbiseler ve çıplak dallardan sarkan LOEWE’nin deri çantaları ile son buluyor. Kampanyanın tamamını yukarıdaki galeride görebilir ve LOEWE’nin İlkbahar/Yaz 2025 koleksiyonunu markanın web sitesinden inceleyebilirsiniz.

logo tek yazı
  • Instagram
bottom of page