Selena mı, Hailey mi? Hikâye Aslında Bizimle İlgili
- kocerbegum
- 27 Mar
- 2 dakikada okunur
Bu sadece bir magazin meselesi değil. Bu, kadınların birbirine nasıl baktığıyla ilgili bir hikâye.

Bir taraf çocukluk aşkı, diğer taraf evlilikle sonuçlanan bir ilişki.
Bir taraf kırılganlıkla özdeşleştirilmiş, diğeri soğukkanlılıkla.
Selena Gomez ve Hailey Bieber arasında yıllardır devam eden bu görünmez savaş, sosyal medyada hâlâ hız kesmeden devam ediyor. Aslında ortada gerçek bir çatışma yok ama hepimiz bir taraf seçtik ve nedenini bile tam olarak bilmiyoruz.
Selena vs Hailey: Peki ne olmuştu?
Selena ve Justin Bieber, 2010’ların başında gençliğin gözlerinin önünde bir aşk yaşadı. Ayrılıklar, barışmalar, iniş çıkışlarla dolu bir ilişkiydi. 2018’de Justin, Hailey Baldwin ile evlendi. Düğün, Selena’yla bir barış sürecinin ardından geldiği için birçok kişi tarafından “aceleyle yapılmış bir rövanş” gibi yorumlandı ve sonra savaş başladı.
Her mimik, her story, her bakış incelendi. Hayranlar en ufak detayı bile bir göndermeye çevirdi. Bir kadının paylaşımı, diğerine ima sayıldı. İki kadın hiçbir şey söylemeden, milyonlarca insanın zihninde tartıştı, yarıştı, karşılaştırıldı.
Ve bugün hâlâ konuşuyoruz.
Ama neden?
Kadınlar neden hâlâ birbirine rakip gibi gösteriliyor?
Bu hikâye iki kadının değil. Bu, yıllardır tekrar eden bir senaryonun yeni sezonu. Biri masum, diğeri tehditkâr. Biri doğal, diğeri çaba gösteriyor. Biri duygu, diğeri kontrol.
Toplum, kadınları hâlâ ikiliklerle tanımlıyor ve bu kutuplaşmayı en çok yine kadınlar arasında derinleştiriyor. Çünkü bize böyle öğretildi. Daha az olan daha iyidir. Daha sade olan daha doğrudur. Daha sessiz olan daha sevilir.
Ama soru şu:
Buna neden hâlâ inanıyoruz?
“Bu sadece onların değil, bizim hikâyemiz.”
Selena ve Hailey kendi hayatlarına devam ediyor ama dışarıdan bakan kadınlar hâlâ o hikâyeye tutunuyor. Çünkü bu sadece bir magazin anlatısı değil —hepimizin içinde bir yerden tanıdığı bir his.
Hepimiz bir noktada başka bir kadınla kıyaslandık. Sevilmememizin sebebi olarak bir başkasının “fazla” oluşu gösterildi. Giydiğimiz, söylediğimiz, olduğumuz şey —bir diğer kadın tarafından gölgelenmiş gibi hissettirildi ve çoğu zaman bu kıyasın merkezinde bir erkek vardı.
"Bir kadının hikâyesi, diğerinin gölgesi olmak zorunda değil.”
Selena mı, Hailey mi?
Aslında sorunun kendisi sorun. Çünkü bu soruya yanıt ararken, kendimizi başka bir kadınla aynı çemberin içine sokuyoruz. Yarış başlıyor ama ödül yok.
Hep birlikte parlamak mümkün değil mi?
Kadınlar kadınlara düşman değil ama bu dünyada, birbirine düşman gibi bakmaları isteniyor. Çünkü bu ayrım daha çok içerik üretir. Daha çok yorum, daha çok taraf, daha çok etkileşim… Sonunda geriye ne kalıyor? Birbirini anlayamayan, desteklemekten çok yargılayan bir kadın topluluğu.
Belki artık başka bir soru sormalıyız:
Bir başka kadının hayatını sessizce izleyip ona sadece şans dilemek neden bu kadar zor?
Başkasının “fazla” olması, bizim eksilmemiz anlamına neden geliyor? Gerçekten özgürleşmek, başka bir kadını yargılamadan seyredebileceğimiz gün mü başlayacak?
Kendi hikâyemizi yaşarken başkalarınınkine taş atmaktan vazgeçtiğimizde…
İşte o zaman gerçekten güçlenmiş olacağız.
Comments